kutsal kase'd

şu an etrafımdaki dört bilgisayarın dördüne birden aynı albüm iniyor, vahiy gibi. kahve içmeye, bahçeye kadar gitmiştim. geri döndüğümde hummalı çalışmalarla karşılaştım, havariler ellerini göğüslerinde birleştirmiş halde, tevekkülle bekleşiyorlardı. tapınak ziyaretine gelmiş gibi susup bir köşeye geçtim. ağzım kıpır kıpır, hayırlısıyla tamamlansın diye işlem, dua ediyorum. herkeste bir sıkıntı, bir suskunluk. bütün linkler sahte çıktı, o kadar denedik ve o kadar yanıldık ki, artık şaşkınlıktan kendimize gülüyoruz. diğer ümmetlerce, bunun içten içe bir hırs meselesine dönüştürüldüğü sanılıyor, halbuki bize bunları sadece sevgi ve özlem yaptırıyor. ben havarilerin gayretini seviyorum, onlarsa peşinde oldukları notayı. aramızda kuvvetli bir sevgi bağı var, lakin internet ağındaki problem belimizi büktü, kutsal kase'de ulaşmak için her yolu deniyoruz. odadaki herkes içten içe heyecanlı, elleriyle müzik inşa ediyorlar, birbirlerine 'aynı şeyi sevmenin muhabbeti'yle bakıyorlar. bense pencereyi açıp odayı havalandırıyorum, isteyenlere kolonya döküyorum. 'ulu manitu'ları kim olurlarsa olsun, önemsiyorum. tekkeye girmek için aranan ilk şartın 'bir şeyi ibadetle sevmek' olduğuna şahitlik ediyorum.